4 Mayıs 2010 Salı

Her sonbahar gelişinde dökülür yapraklar birer birer, her biri bir tarafa savrulur
Hazan mevsimi, doğanın da ölüm mevsimidir derler Elveda zamanı, hüzün mevsimi, ayrılık mevsimidir derler.

Dalından ayrı düşen her yaprağın hüznünü yaşıyorum şimdi ! Sararmış, gazel olmuş, solmuş ve rüzgarın önünde savrulan yaprakların hüznünü... Gönlümde sonbahar rüzgarları esiyor, şarkılar daha bir içli çalıyor şimdi , gönlüm yorgun, gönlüm küs, gönlüm suskun... Boğazımda düğüm düğüm hasret, bulut bulut gözlerimde çakıyor şimşekler...

Gurbetten gurbete savrulan insanların iç acısını duyuyorum içimde her sonbahar gelince... İçimden kopan her duygu kırıntısı yüreğime batıyor...

Her baktığımda soluk sarı yapraklar gibi duruyor aynalarda ki yüzüm, içim, dışım sonbahar ey hayat. Bütün anılar yaprak yaprak sokaklara dökülmüş. Kardan bir kefenle kocaman bir dağ gibi gelip oturmuş göğsümün üzerine hüzün... Yorgunum, çok yorgun ey hayat, vefasız dünyanın ihanetinde...

Bilirim ne yapsamda bir sonbahar yaprağına yazgılıyım, değiştiremiyorum yazgımı... Acılara, hüzünlere, sevdalara, sararmış yaprakların rüzgardan savruluşuna yazılmış adım... Terkedilmiş evlerin hanelerine, yıpranmış defterlerin sayfalarına yazılmış adım...

Bilirim sonbaharların sarı kaderine yazılmış sonu hazin küçük bir öyküyüm ben, kimselerin açıp okumadığı bir kitapta; üzerine hüzün tozları serpilmiş kederli gecelerin sonbahar rüzgarlarıdır belki de; bütün bu yaşadıklarım... Ki, sonbahar yaprakları gibi dökülüp, dökülüp savrulup gidiyor ömrüm elimden...

Yalnızlığın en derin uçurumuna yaslanmış kalmışım yangın yüreğimle... Sonunda gücüm tükenip düşeceğim belki ya da kendi yüreğimden taşınıp gideceğim kimsenin bilmediği, ulaşamadığı, uğramadığı bir yüreğe...

Kaç yıldır ki, yaşamın uğramadığı mezarlıklar gibiyim, içime binlerce ölü gömülü. Dolaşıp duruyorum ağaçların dökülmüş yaprakları arasında, sonbaharın sarı soluk yüzüne sürüyorum yüzümü yaprak yaprak...

Bilmem bu kaçıncı çığlığımdır ey hayat, sesimi duyuramadığın . Bilmem bu kaçıncı imdat...

İçimin yaşayan sevinçli yanını öldürdüler , hüzne bulandı her yanım, ben ki sevinç rüzgarları doluydum bir zamanlar sevgi dağlarında, sevgi eserdim gece gündüz yüreklere, yüreklerden dağlara, ormanlara, sokaklara. Şimdi ihanetin kara bulutları kaplamış göğümü, güneşli günlere hasretim...

Ellerine kapanıyorum şimdi, anla beni, al beni... Bir sonbahar yaprağı gibi bekletme son yaprakta. Bırak alıp götürsün beni sarı yapraklarıyla sonbahar rüzgarları, yapraklar gibi savurup savurup götürsün uzaklara...

Bir varmış bir yokmuş diye başlar bütün masallar. Ellerim soğuk şimdi üşüyorum, bedenim,dudaklarım buza dönmüş...

Sanki hiç yaşamadım, tatmadım, acıyı, ihaneti. Masalım da olmadı sonu mutlulukla biten. Gökten üç elma düşmesini beklemiyorum artık, yorgunum ey hayat, yorgun...

8 Ocak 2010 Cuma

Kaynana gelinini alır karşısına.

Bak kızım benim 3 halim var.

1.Gülü göğsüme takarsam ogün sinirliyimdir.

2.Gülü kulağıma takarsam o gün orta halimdeyimdir,

3.Gülü başıma takarsam o gün iyi halimdeyimdir.


Sıra geline gelir;


Bak anne der ,benim 1 halim var. Sigaramı yakarım, bacak bacak üstüne atarım. Sen gülü kıçına da taksan ben yine bildiğimi yaparım.
.

6 Ağustos 2009 Perşembe

TÜRK KADINININ GÖREVLERİ!

Birinci vazifen bulaşık, çamaşır ve kocana sahip çıkmaktır.
Mevcudiyetinin yegane temeli budur.
Kocan en kıymetli hazinendir.
Seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek kaynanan ve görümcelerin olabilir.
Birgün evliliğini kurtarmak mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için bulaşık ve çamaşırı düşünmeyeceksin.
Bu durum elektriğin ve suyun kesildiği anda ortaya çıkabilir.
Evliliğine tecavüz etmek isteyen kaynanan görümcelerin ve hayatta emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Hayatta kılıbık kocan zor bir ihtimal de olsa da başka bir bayana göz dikmiş olabilir.
Aileniz fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey asil Türk kadını, işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen yuvanı kurtarmaktır.
Anasının kuzusu olan kocanı adam etmek senin elindedir.
İhtiyaç duyduğun merdane dolabın sol üst köşesinde saklıdır.

24 Temmuz 2009 Cuma

KİMSESİZİN MAL BEYANI


1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen

2-Gökyüzünde bir bulut

3-Bitlis'te beş minare

4-Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili

5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı

6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü

7-Palandöken'de bir palan, iki döken

8-Kastamonu'da üç kasto

9-Üç fay hattı

10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma

11-Dünyada mekan

12-Ahirette iman

13-Denizde kum

14-Uzayda yerçekimsizlik

15-Bir çuval gazoz kapağı

16-Bir kibrit kutusu sigara izmariti

17-On sekiz saç biti

18-Biri İngilizce 6 adet küfür

19-Yirmi tane boş naylon poşet

20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht

21-Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün

22-Üçayrı parkta, üç ayrı belediyeye ait, üç ayrı banka reklamlı bank

23-Bir ayakkabı çekeceği

24-İki büyük taş kütlesi

25-Bir adet ağaç gölgesi

26-Üç kuş kanadı sesi

27-Bir sürü kedi köpek

28-Bir marmara denizi

29-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci

30-Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu

31-Çalıp çalıp kaçılan beş tane melodili apartman zili

32-Nakit 15 lira

33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür...

25 Haziran 2009 Perşembe

TATESAL MİMİ 2

Sevgili TATESAL mimlemiş:) canım benim, geç oldu ama cevaplayayım, okuyan herkesi bende mimliyorum:) yorumlarda bile cevaplayabilirsiniz, Sevgilerrrr benden size...
SORU 1-HAYATINIZDAKİ ÖNEMLİ 3 ERKEK?
CEVAP 1- BABAM ,OĞLUM, ERKEK KARDEŞİM
SORU2-3 GÜN 3 GECE BIKMADAN UĞRAŞABİLECEĞİNİZ HOBİNİZ NEDİR?TEK CEVAP
CEVAP 2-ÇİKOLATA YEMEK :))))

SORU3- YAŞADIĞINIZ ŞEHİR DIŞINDA SEVDİĞİNİZ 3 İL?
CEVAP 3-İZMİR, İZMİR VE İLLA Kİ İZMİR

SORU 4-EN ÖNEMLİ FOBİNİZ?
CEVAP 4-BOĞULMAK

SORU5-GİYİM KONUSUNDA EN ÇOK KULLANDIĞINIZ 5 RENK?
CEVAP 5-SİYAH,KIRMIZI, KIRMIZI, KIRMIZI, BEYAZ :))